Ferhat Kentel Vicdan Akademisinde
- İletişim
- 1 May 2024
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 May 2024
Vicdan Vakfı Akademisi'nde Ferhat Kentel ile "Kent Hakkı ve Bir Arada Yaşam" Üzerine Önemli Bir Ders

1 Mayıs Çarşamba günü, Vicdan Vakfı Akademisi kapsamlı ve etkileyici bir eğitim etkinliğine ev sahipliği yaptı. Vicdan Vakfı Danışma Kurulu'nun değerli üyesi Dr. Ferhat Kentel tarafından verilen "Kent Hakkı ve Bir Arada Yaşam" başlıklı ders, şehir yaşamında sosyal adalet ve eşitlik meselelerine ışık tuttu.
Bu özel ders, kentleşme süreçlerinin toplumsal dinamikler üzerindeki etkilerini, kent hakkı kavramını ve çeşitli toplulukların kentsel alanda nasıl daha iyi bir arada yaşayabileceğini derinlemesine inceledi. Dr. Kentel, kent hakkının, her bireyin yaşadığı şehirde söz sahibi olması gerektiğini ve bu hakkın sosyal, ekonomik ve kültürel yaşamın her alanında kendini göstermesi gerektiğini vurguladı.
Vicdan Vakfı Akademisi'nin düzenlediği bu ders, katılımcılara hem teorik bilgiler sundu hem de pratik çözüm önerileri geliştirmeleri için ilham verdi. Sunuştan bazı notları şöyle sıralayabiliriz:
Zaman içinde gelişen toplumsal hareketler farklılaştı. İşçi sınıfı ile başlayan hareketler zaman içinde kültürel ve gündelik hayattaki yaşam alanlarının savunusuna dönüştü, çok daha mikro düzeylere indi.
Kent hakkının ortaya çıkmasındaki önemli dinamiklerden biri, modernist anlayışa göre sürekli ilerlemeci ve büyüme üzerine kurulu kent yerine, köy ve kenti, kent hayatı ve doğayı bütünleştiren yeni bir hareket oldu.
Avrupa’da 1968’de ortaya çıkan kent hareketleri, Türkiye’de 2013’teki Gezi hareketi bu şekilde anlaşılabilir. Bu hareketlerin en önemli özelliklerinden biri şuydu: kentte hakkı olanlar sadece teknokratik bir yönetim değildir; sıradan vatandaşlar da hak sahibidir; dolayısıyla kentteki çoğulluğa saygı gösterilmesi gerekir.
Ancak içinde yaşadığımız çağ güvensizlik çağıdır ve her toplumsal ve kültürel kesimin korkuları vardır ve bu da ortak “kent hakkını” savunmayı zorlaştırmaktadır. Potansiyel olarak aslında her toplumda ve bireyde bulunan çokluk ve çoğulluk hali, tek boyutlu cemaatlere sıkışmaktadır. Bu nedenle, güvensizliği aşmak üzere, travması olan herkesin karşılaşabileceği platformlar ve imkânlar yaratılması gerekmektedir. Bu karşılaşmalar sayesinde bireyler ve gruplar kendi dışındakilerin de travmaları ve müşterekleriyle hemhal olabileceklerdir.
Artık köy-kent gibi modernist ayrımların ortadan kalkması, çok farklı hassasiyetlerin kent mekânında buluşma imkânını da yaratmaktadır. Dolayısıyla, kendi cemaat kaygılarıyla içine kapanan insanların hava, su, toprak gibi hayati öneme sahip kaynakları birlikte korumak ve yaşam alanlarına sahip çıkma imkânı da güçlü bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Son olarak Kentel, dünyada korku ve nefret dinamiklerinin güçlü olmasına rağmen, iyilik dinamiklerinin de güçlü olduğunu vurgulayarak konuşmasını bitirdi.
Yorumlar