“Kürt Nesi?”: Prof. Dr. Doğu Ergil'le Vicdanlı Bir Anlayış Çabası
- İletişim
- 8 Tem
- 2 dakikada okunur
Vicdan Vakfı, 6 Temmuz 2025’te düzenlediği Mor Oda etkinliğinde, Türkiye toplumunun on yıllardır adını koymaktan çekindiği en derin yaralardan birini tartışmaya açtı: Kürt meselesi. Konuğumuz, bu alanda onlarca yıldır düşünsel üretim yapan, barış süreçlerinde sahada yer alan, çok sayıda çalışmaya imza atmış Prof. Dr. Doğu Ergil’di. Etkinliğin moderatörlüğünü ise Vicdan Vakfı Başkanı Dr. Ömer Faruk Gergerlioğlu üstlendi.

Etkinliğe verdiğimiz başlık, sadece çarpıcı olsun diye seçilmedi: “Kürt Nesi?” sorusu, aslında Türkiye siyasetinde ve toplumunda yıllardır dillendirilemeyen, adını koymaktan çekinilen, tanımı yapılmadan çözümü aranan bir meseleye işaret ediyordu. Doğu Ergil’in de söyleşide tekrar tekrar vurguladığı gibi: “Adını koymadığınız şeyi çözemezsiniz.”
Ergil, konuşmasında meseleyi yalnızca siyasi bir kriz olarak değil, aynı zamanda bir vicdan meselesi olarak değerlendirdi. Kürt kelimesinin uzun yıllar boyunca siyaseten “tehlikeli” bir sözcük muamelesi gördüğünü, resmi söylemde “Doğu sorunu”, “Kürt kardeşlerimiz” gibi kavramlarla meseleden kaçınıldığını, bu dilin toplumsal bilinçaltına da yerleştiğini anlattı. Ona göre bu durum, hem toplumsal empatiyi engelledi hem de çözüm ihtimalini daralttı.
Devletin kimlik anlayışının da meselede temel bir rol oynadığını vurguladı Ergil. Türk kimliği ile devletin özdeşleştiğini, bu nedenle başka kimliklerin varlığının sürekli olarak “tehdit” gibi algılandığını belirtti. “Devlet tarafsız değil,” dedi, “bir kimliğin temsilcisi. Bu da diğer kimliklerin marjinalleşmesine, meşruiyetlerinin sorgulanmasına neden oluyor.”
Söyleşide altı çizilen bir başka nokta da PKK ile Kürt halkının birbirinden ayrıştırılması gerekliliğiydi. Ergil, bu iki yapının birbirine indirgenmesinin, yıllar boyunca Kürt halkının hak taleplerinin terörle eşdeğer görülmesine neden olduğunu, bunun ise hem Kürtleri hem de toplumu çözümsüzlüğe hapsettiğini ifade etti. Ona göre çözüm, bu indirgemeci dilden kurtulmakla, kavramsal olarak meseleyi net tanımlamakla ve her şeyden önce “vicdanı merkeze almakla” mümkün olabilir.
Vicdan Vakfı olarak bu söyleşiyi düzenlememizin nedeni tam da budur. Biz, toplumdaki çatışmalı alanlara “kim haklı, kim haksız” ikilemiyle yaklaşmıyoruz. Güçlü ile güçsüz arasında taraf belirlemiyoruz. Bizim için asıl mesele, toplumun vicdanını harekete geçirebilecek ortak bir dil, bir duyarlılık zemini inşa edebilmek. Bu nedenle meseleleri herkesin birbirini dinleyebileceği, kendisini tehdit altında hissetmeden konuşabileceği bir çerçeveye taşımaya çalışıyoruz. “Kürt meselesi” de bu yaklaşımın en zorlu sınavlarından biri.
Etkinlikte ne öfke vardı ne kutuplaşma. Dinleme vardı, anlama çabası vardı, vicdani bir yüzleşmenin izleri vardı. Katılımcılar yalnızca Doğu Ergil’in sözlerini değil, kendi düşünce alışkanlıklarını da dinlediler. Belki ilk kez bir meseleye “taraf olmadan, kulak vererek” yaklaşmanın mümkünlüğünü tecrübe ettiler.
Bu değerli konuşmayı kaçıranlar için etkinliğin tamamı Vicdan Vakfı YouTube kanalında izlenebilir:
Doğu Ergil’in sözleriyle ifade edersek:
“Sorunu görmek, kavramla başlar. Kavramı ise vicdan tamamlar.”
コメント