Vicdan Vakfı 'na bir Mektup, ve Vicdan Çağrısı
- Vicdan Vakfı
- 12 Tem
- 2 dakikada okunur
Mektubun seslendirmesini buradan dinleyebilirsiniz:
Sevgili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Öncelikle seni sevgiyle kucaklıyorum. İyi, sağlıklı, mutlu ve huzurlu olmanı diliyorum. 24 Nisan tarihli mektubunu 2 Mayıs'ta aldım.
Mektup için teşekkürler. Mektubunda Vicdan Vakfı’nı kurduğunu yazmışsın. Hayırlı olsun diyorum.
Demek ki toplumda hayatın her alanında vicdansızlık o denli yükselmiş ki bu eksikliği görünür kılmak ve insanları vicdanlı davranmaya davet etmek gereği duyuyorsunuz. Çalışmanın kendisi çok yararlı ve gerekli. Buna hiç şüphem yok.
Ama bunun için bir vakıf kurmayı gerektirecek düzeyde vicdansızlığın yaygınlaşması, tespiti kuşkusuz insanın içine yer alıyor. Şunu da belirteyim hemen. Toplumun vicdanını yitirdiğine kesinlikle katılıyorum.
Onu bu konuda yüzleşmeye, çağırmayı, vicdansızlık hallerini görünür kılmayı, teşhir etmeyi ve bu konuda toplumun duygularına, maneviyatına seslenmeyi kesinlikle gerekli görüyorum. Vicdanını, duygusunu, maneviyatını yitirmiş bir topluma bir vakıf aracılığıyla seslenmek gerekliğini hissetmek ne büyük bir acı. Ahlak çöktü çöküyor.
Adalet çöktü çöküyor. Yabancılaşma arttı artıyor. Toplum yön duygusunu yitirdi yitiriyor.
Değerler aşındı aşınmaya devam ediyor. Bütün bu çöküş hallerinin temelinde önce vicdan duygusunun çöküşü yok mu? Vicdan çöktüğü veya yok olduğu anda bütün değerler ve bütün sistemde peşi sıra çökmeye başlamaz mı? Daha da fenası, vicdanın çöküşü aslında maneviyatın çöktüğü anlamına gelmiyor mu? Sistemin çöküşündeki bazı aksaklıklar telafi edilebilir ve tamir edilebilir. Peki ya kalmayan, çöken vicdanlar yeniden nasıl geriye getirilecek? Toplum veya tek tek insanlar yeniden nasıl duyarlı duygulu, ötekine karşı sorumlu, vicdanlı hale getirilecek? İnsanların karınlarını doyurmak kimi zaman daha kolay olabilir veya açlığın telafisi daha kolay olabilir.
Doğduğu anda kişiyi bambaşka bir insan haline getirebilmek hiç de zor değil. Bunun mekanizmalarını adaletli ve eşitlikçi bir biçimde bir kez oturttunuz mu insan bunun rahatlığıyla daha az kaygıyla hareket eder ve geleceğe daha iyimser bakabilir. Peki kültürde, ruhta, değerlerde, maneviyatta ve en önemlisi vicdanlardaki aşınma, yabancılaşma, hissizleşme, çöküş bu kadar kolayca onarılabilir mi? Vicdan çökünce insandan geriye ne kalır? Kalana artık insan diyebilir miyiz? İnsan denilen varlık baştan aşağıya bir kültür, duygu, ahlak, maneviyat ve vicdan değil midir? Bizi bütün canlılardan ayıran en temel özelliklerimiz bunlar değil mi? Bunlar yoksa aşınmışsa, yok olmuşsa, bozulmuşsa geriye kalan varlık için cismani yanları dışında bu varlığa artık insan diyebilir miyiz? Türkiye toplumu ve insanı değersizleşiyor, değer yitimine uğruyor her geçen gün.
Duygularını yitiriyor. Cismani görünümü dışında giderek insanı insan yapan vasıflarını kaybediyor. İçi boş gövdeler haline geliyor.
Bu durum uçuruma doğru yuvarlanmaktır. Kendini, varoluşunu, varoluşun nedenlerinin köklerini kaybetmektir. Türkiye toplumu vicdanı körelmiş insanlar topluluğu haline geldi.
Vicdanın körelmesi duygu dünyasının, gönül dünyasının, değerler dünyasının çöküşünün bir çıktısı, bir sonucudur. Bütün bu halleri yitirince en sonunda her insanın kalbinin en derinlerindeki vicdan duygusu da yok olur. Türkiye toplumu ne yazık ki gönül gözünü kaybetmiştir artık.
Kalpsizleşmiştir. Vicdanı körelmiştir. Ne büyük bir acı.
Kaybedileni büyük bir çaresizlikle ve aynı zamanda büyük bir umutla vakıf çalışmalarıyla yeniden canlandırmaya çalışıyor insanlar. Bu memleket, bu memleketin insanları nasıl bu hale düştü? Neyse ki çaresizliğe, umutsuzluğa teslim olmayan insanlar var güzelim memleketimizde. Gayretlerinizin kıymeti çok büyük.
Umarım Kalpsizlerin gönül gözünü açabilir, duyguları körelmiş insanların vicdan duygularını yeniden harekete geçirebilirsiniz. Gayretinizi esirgemeyin. Gerisi Allah kerim diyorum.
Değerli vekilim, işten gelen bir duyguyla bayramını kutlamakta zorlanıyorum. Çünkü gazeli çocukların gazetelerdeki resimlerine bakamıyorum. Çocukları göz göre göre açlıktan ölen İslam alemi hangi bayramı kutlayacak? Kutlanacak bayram mı var orta yerde? O çocuklar açlıktan inim inim inlerken neyi kutlayacağız? Bayram kutlamak içimden gelmiyor.
Yapamayacağım. Seni sevgiyle kucaklıyorum.
Bülent Parmaksız
Sincan 2 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi
Yorumlar