Medyada Göçmen Algısı, Suç Haberlerinde Yabancılara Neden Daha Çok Yer Veriyor?
- İletişim
- 6 gün önce
- 3 dakikada okunur
Almanya'da medyanın suç haberlerinde yabancıları, özellikle sığınmacı ve göçmenleri daha sık ve belirgin şekilde öne çıkardığına dair yaygın bir algı var. Peki, bu durum istatistikleri yansıtıyor mu? Yoksa medyada bir çarpıtma mı söz konusu? DW News'in bu konuyu inceleyen analizine göre, Almanya'daki istatistikler yabancıların yerlilerden daha sık şiddet suçu işlediğini göstermiyor. Ancak, medyanın suçla ilgili yayınları sıklıkla tam tersi bir izlenim yaratıyor.
DW News analizine göre, gazetecilikte, özellikle Alman olmayan faillere odaklanan büyük bir çarpıtma yaşanıyor. Aynı suç türünde, Alman TV kanalları ve yazılı medya, şüphelinin yabancı olması durumunda, şiddet suçlarına Alman bir yerli olması durumundan daha sık yer veriyor. Alman yerli bir fail "kimseyi gerçekten heyecanlandırmıyor" veya bir göçmen kadar "medya hikayesi yaratmıyor" algısı mevcut. DW News kaynağı, bu durumun "demokrasi, toplum ve gazeteciliğin devamı için bir tehlike" olduğunu vurguluyor. Gazetecilerin aşırı sağcılar tarafından yönlendirilmesinin son derece tehlikeli olduğu belirtiliyor. DW'nin İngilizce haberini şuradan izleyebilirsiniz:
Medya Neden Farklı Odaklanıyor?
DW News analizine göre medyanın bu orantısız raporlamasının arkasında birden fazla neden yatıyor:
• Yabancı bir failin daha fazla "haber değeri" taşıdığı algısı.
• Özellikle korkunç suçlarda, şüphelinin Alman olmaması durumunda hemen uyruğuna odaklanılması ve farklı çerçevelenmesi (örn. Münih saldırısı örneği).
• Suç haberlerinin duygu, korku ve kutuplaşma ile ilgili olması; "çok iyi bir kurban ve çok kötü bir fail" imajı yaratma eğilimi.
• Medya, göçmenleri "sapkın ve suçlu olarak tasvir eden bir imaj" inşa ederek, sığınmacıların "güvenlik riski olduğu" anlatısını pekiştiriyor. Almanya'da göç ve Müslüman yaşamı gibi konularda çok olumsuz raporlamayapıldığı belirtiliyor.
• İzleyici ilgisi, tıklamalar ve dikkat gibi piyasa baskıları ve artan zaman baskısı.
• Alman medya kuruluşlarındaki çeşitlilik eksikliği (beyaz, erkek, akademisyen ağırlıklı), kalıp yargıların sorgulanması yerine yeniden üretilmesine katkıda bulunabilir (örn. bıçaklı şiddeti göçmenlere atfetme eğilimi, oysa istatistikler göçmenlik geçmişi olmayan daha fazla Alman'ın bıçak taşıdığını gösteriyor).
Türkiye Bağlamı ve Sosyal Medyanın Rolü
DW News kaynağı spesifik olarak Almanya'daki durumu ele alsa da, bu tür yanlı, ötekileştirici ve sığınmacıları veya belirli azınlık gruplarını hedef gösterici dilin maalesef Türkiye gibi başka ülkelerde de yaygın olduğunugözlemleyebiliriz. Bu durum, özellikle sosyal medya platformları üzerinden hızla yayılarak, DW News'in bahsettiği negatif anlatıların ve yanlış algıların pekişmesine yol açmaktadır.
Sosyal medya ortamı, yanlış veya çarpıtılmış bilgilerin hızla yayılmasına olanak tanır. Sığınmacılar veya belirli gruplar hakkında üretilen, suçu onlarla ilişkilendiren paylaşımlar, kamuoyunda hedef göstermeye zemin hazırlar ve nefret söylemini tetikleyebilir. Kayseri'de yanlış bir haber üzerine Suriyelilere karşı yaşanan şiddet olayları, doğruluk kontrolünden geçmemiş bilginin ve ötekileştirici dilin gerçek hayatta ne kadar yıkıcı sonuçlara yol açabileceğinin üzücü bir örneğidir.
Suçu Açıklayan Gerçek Faktörler Neler?
DW News analizinde belirtildiği gibi, uyruğun suçun bir açıklaması olmadığını göstermektedir. Suçun asıl açıklaması olan faktörler yaş, cinsiyet ve sosyolojik nedenlerdir. Suçlar genellikle az eğitimli ve az perspektifi olan genç erkekler tarafından işlenir ve bu durum farklı uyruklardaki failler için de geçerlidir.
Ne Yapılabilir?
DW News analizi, bu orantısız raporlamayı önlemek için suçun ancak büyük bir eğilimin parçasıysa raporlanmasını, hem Alman hem de Alman olmayan faillerin eşit şekilde raporlanmasını, kalıp yargıları sorgulayıp toplumu gerçekçi yansıtan bir dil kullanılmasını önermektedir. Gazetecilerin ve geniş anlamda bilgi yayan herkesin, bilgiyi teyit etme, yanlı dili reddetme ve ötekileştirici anlatılara karşı durma sorumluluğu vardır. Unutulmamalıdır ki, göçmen geçmişi olan insanlar, örneğin sağlık sektöründe olduğu gibi, Almanya için büyük bir destektir ve sadece failler olarak görülemezler.
Sonuç olarak, medyanın suç haberlerindeki yanlı odağı istatistiksel gerçeklerden ziyade karmaşık nedenlere dayanır ve kamuoyu algısını çarpıtarak toplumsal kutuplaşmayı artırabilir. Türkiye gibi ülkelerde de benzer dinamiklerin, özellikle sosyal medyanın etkisiyle, somut şiddet olaylarına varabilmesi, konunun küresel boyutunu göstermektedir. Bu nedenle, medyada ve dijital platformlarda daha dengeli, istatistiklere dayalı ve sorumlu bir iletişim dili hayati önem taşımaktadır.
Комментарии