Vicdan Nedir?
- Doğu Ergil
- 21 saat önce
- 3 dakikada okunur
"Adaletin içe bakan yüzü vicdan, dışa bakan yüzü hukuktur."
Vicdan, 'ahlâkın iç sesi, doğruluğun 'kıblesidir'. İnsan ruhunun (maneviyatının) görünmeyen gücüdür.
İnsan davranışlarının yönünü belirleyen birçok dışsal etken vardır: yasalar, gelenekler, yönetimler, önderler/otorite figürleri, toplumsal baskılar… Ancak bir de içimizde, hiçbir kurum ya da kişiye bağlı olmayan, görünmeyen ama tercihlerimize, davranışlarımıza yön veren bir güçtür.
Yüzyıllardır felsefecilerin, dinî düşünürlerin ve etik kuramcılarının ilgi alanına giren vicdan kavramı, ahlâkın içselleştirilmiş hali olarak tanımlanabilir. Pekiyi vicdanlı davranış neyi gerektirir? Ve vicdan, ahlâkla ya da doğrulukla nasıl bir ilişki içindedir?
I. Vicdan, İçsel Hakemdir
“Vicdan” (Latince conscientia), “birlikte bilmek” anlamına gelir. İnsan, kendi eylemini bir başkasıyla birlikte değil, kendi iç benliğiyle konuşur. Bu anlamda vicdan, bireyin kendi davranışları hakkında yaptığı içsel değerlendirme, ahlâkî bir oto-denetim mekanizmasıdır.
Felsefede Kant, vicdanı “ahlâk yasasının içimizdeki sesi” olarak tanımlar. Ona göre vicdan, insanın kendi kendisine hesap vermesidir. Bu yönüyle vicdan, yalnızca neyin iyi ya da kötü olduğunu bilmek değil, bu bilginin yükünü taşımak, yani sorumluluk anlamına da gelir.
II. Vicdanlı Davranış: Yasa Olmasa da Doğruyu Yapmaktır
Vicdanlı davranış, dışsal baskı (kınanmak veya cezalandırılmak) ya da ödülden bağımsız olarak, yalnızca doğru olduğu için bir eylemi gerçekleştirmektir. Bir kimsenin bir haksızlığı, kimse görmeden ve ona hiçbir zarar dokunmadan önlemeye çalışması vicdanî bir tavırdır. Ya da toplumun onaylamadığı ama ahlâken doğru olduğuna inandığı bir tutumu savunmak, vicdanî bir davranıştır.
Bu bağlamda vicdanlı davranış:
• İçsel bir motivasyonla,
• Evrensel ahlâk ilkelerine dayalı olarak,
• Kendilik denetimiyle,
• Toplumsal onay ya da yasaklardan bağımsız şekilde ortaya çıkar.
Hukuk dışı ama vicdanî olan örnekler tarihte çoktur: Nazi Almanyası’nda Yahudileri gizlice koruyanlar, Apartheid rejiminde siyahlara eşit davranan beyazlar, ya da otoriter herhangi bir rejimde gerçeği söyleyen bilim insanları ve gazeteciler…
III. Vicdan ve Ahlâk: İç Denge, Dış İlke
Ahlâk, toplumsal olarak inşa edilmiş normlar ve değerler bütünüdür. Vicdan ise bu normların bireydeki yansıması, içselleştirilmiş biçimidir. Ancak bunlar her zaman uyum içinde değildirler.
• Toplumsal ahlâk, zamanla değişebilir, ideolojik olabilir.
• Vicdanî ahlâk ise daha evrensel, daha insanî bir temele dayanır.
Bu nedenle bazen vicdan, egemen ahlâk normlarına karşı çıkar. Örneğin köleliği meşru gören bir toplumda, kölelere karşı insanca davranmak vicdanî ama dönemin “ahlâk” anlayışıyla uyumsuzdur.4
Albert Camus’nün ifadesiyle:
“Vicdan, çığlık atmayan bir dünyanın sessiz itirazıdır.”
IV. Vicdan ve Doğruluk (Righteousness): İç Hesaplaşmanın Adaleti
“Doğruluk” ya da “righteousness”, yalnızca kurallara uymak değil, adaletli, erdemli ve tutarlı bir yaşam sürmek demektir. Vicdan bu noktada devreye girer. Çünkü kişi bazen yasal olanla doğru olan arasında kalır. İşte bu ayrımda yön gösteren şey, çoğunlukla vicdandır.
Vicdanlı insan:
• Yalnızca yasaya uyan değil, adil olmayı gözeten kişidir.
• Hesap veren değil, kendiyle hesaplaşabilen kişidir.
• Yararlı (kendine ve grubuna) değil, doğru olanı yapmaya çalışan kişidir.
Doğruluk, vicdanın ahlâkla uyumlu eyleme dönüştüğü andır. Ve gerçek erdem, bu eylemin görünmeden, ödül beklenmeden yapılmasıdır.
V. Vicdanın Tehlikeleri ve Tuzakları
Vicdan da yozlaşabilir. Örneğin birey, inandığı şeyin evrensel olduğunu varsayarak başkalarının vicdanına baskı yapabilir. Yahut vicdanını “sessize alarak”, sadece cemaatine (aidşyet duyduğu gruba) milletine, liderine hizmet etmeyi ahlâk sanabilir. Bu durum vicdanın ideolojiye yenik düştüğünün göstergesidir.
Dolayısıyla vicdan:
• Sorgulayıcı,
• Kapsayıcı,
• Evrensel insanlık değerlerine açık olmadıkça yozlaşma riski taşır.
Vicdanıyla hesaplaşmayan kişi zamanla kendi yanlışlarına alışır. Ve en tehlikelisi, artık onları “doğru” sanmaya başlar. Bu yanılgıları/algıları meşrulaştıran inançları varsa vicdan, "kutsalların" ablukasına girer ve ahlakîliğini yitirir.
Özetle: Vicdanı Olan İnsan, Hesap Verir İnsandır
Vicdan, bireyin hem kendine hem insanlığa karşı taşıdığı ahlâkî sorumluluktur. Ahlâkın içselleştirilmiş hali, doğruluğun içsel gerekçesi ve bireysel özgürlüğün sınır çizgisidir . Toplumlar yasalarla ayakta kalabilir; ama yalnızca vicdanla insan kalabilirler. Zira, gerçek erdem, kimsenin görmediği yerde bile doğru olanı yapabilmektir. Bu da vicdanlı bir insanın yapabileceği şeydir.
Comments